‘’İki dirhem bir çekirdek’’ deyimi nereden geliyor bir bakalım!
Keçiboynuzu çekirdeği ağırlığı değişmeyen doğadaki tek tohumdur. Araplar, Selçuklular, Osmanlı ağırlığı değişmeyen keçiboynuzu tohumunu ağırlık ölçüsü olarak kullanılmış hatta eski zamanlarda başlayıp, yüzyıllar boyunca devam etmiş ve elmas ölçmek için kullanılmış. Keçiboynuzuna; İngilizce’ de Carob, Yunanca’da Keration, Arapça’da Kırrat denilmektedir ve bu yüzden elmas ölçümünde keçiboynuzuna kırat ya da karat diye ölçülmüştür.
İki dirhem bir çekirdek yani iki elmas bir keçiboynuzu tohumu olarak günümüze kadar gelen deyimi itibarını hala koruyan kişilere denilmektedir.
Eski çağlara dayanan tüketimi daha ön plana çıkmaktadır. Bol şifası, yüksek besin değerleri, doğal şeker oluşu, vitamin ve mineral deposu ile günlük beslenme rutinlerine girmiştir.
Keçiboynuzu Nedir?
Keçiboynuzu; Yörelere göre harnup, boynuz, ballı boynuz, ballı baba gibi isimlerle bilinmektedir. Baklagiller familyasından olup ormanlık alanları seven, doğal olarak yetişen, ağaçta yetişen baklaları (meyveleri) yenen, besin değerleri yüksek ve sağlıklı yaşam için listelerde yer alan bir bitki türüdür.
Keçiboynuzunun Besin Değerleri Nelerdir?
Keçiboynuzu içeriğinde magnezyum, sodyum, karbonhidrat, lif, kalori, yağ, protein, fosfor, çinko, kolesterol, potasyum, kalsiyum, demir, A vitamini, B vitamini, C vitamini, E vitamini bulunmaktadır. Mineraller açısından zengin olup, önemli antioksidanlarda bulunmaktadır.
Keçiboynuzu Nerede Yetişir?
Akdeniz ülkeleri, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye’ye özgü olan, giderek sayısının azaldığı, IUCN (Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği) kırmızı listesinde yer almaktadır.
Asya’da doğada kendiliğinden yetişen keçiboynuzu Türkiye, Lübnan, Güney Ürdün, Suriye, Filistin, Tunus, Yemen ve Libya’ya aittir. Buralardan Yunanlar alıp İtalya’ya, Araplar tarafından Kuzey Afrika’ya ve İspanya’nın güneyine, doğusuna, buradan da Fransa’nın güneydoğusuna kadar ilerlediği düşünülmektedir. Ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgesinde yetişmektedir. En çok Anamur, Manavgat ve Datça’da görülmektedir.
Keçiboynuzu Nasıl Yetişir?
İkibinonyedi yılına göre en büyük üretimi Portekiz yapmıştır, dünya toplam üretiminin yüzde otuzunu almıştır, Fas, Türkiye, İtalya, İspanya ve Yunanistan sonraki sıralarda gelen büyük üreticilerdir.
Yaklaşık Mayıs ayı gibi keçiboynuzu meyveleri büyümeye başlar ve Haziran, Temmuz gibi keçiboynuzu meyveleri olgunlaşıp, hasat için uygun hale gelir.
Özellikle deniz kıyısına yakın yerlerde, ormanlık alanlarda gurup halinde yetişmektedir. Kültürel takibi ve kontrollü çoğaltma, büyütme henüz yoktur.
Keçiboynuzu Nasıl Tüketilir?
Çiğ Meyve olarak dalından kopartıp yenilebilmektedir.
Keçiboynuzu (harnup) pekmezi olarak kahvaltılık ve tatlandırıcı olarak tüketilmektedir.
Keçiboynuzu özü olarak günlük takviye gıda olarak, tatlandırıcı ve kahvaltılarda tüketilmektedir.
Keçiboynuzu tozu yada unu olarak içeceklerde, şekersiz ve glutensiz tariflerde tüketilmektedir.
Keçiboynuzu kapsülü su ile tüketilmektedir.
Ballı keçiboynuzu kürü aç karnına sabahları ya da yatmadan önce akşamları tüketilmektedir.
Keçiboynuzu çayı olarak suda kaynatıp, demlendikten sonra tüketilmektedir.
Keçiboynuzu Nasıl Saklanır?
Keçiboynuzunu hangi şekli ile tüketmek isterseniz isteyin, muhafaza şekli aynıdır. Hava almayacak vakumlu kapaklı, güneş almayacak, serin bir yerde muhafaza edilmelidir. Buzdolabında muhafaza edildiği takdirde takriben altı ay raf ömrü olmaktadır.
Keçiboynuzu Faydaları Nelerdir?
- Demir, Sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum mineralleri bakımından zengin bir besin değerine sahiptir.
- Öksürük ataklarına, astım ve bronşite iyi geldiği, balgam söktürdüğü,
- Alerjik hastalıklarına karşı engelleyici ve tedavi edici özelliği olduğu,
- Bağışıklık sistemini güçlendirerek soğuk algınlığının tedavisinde yardımcı olup, soğuk algınlığı rahatsızlığına karşı direnç sağlar.
- Vücudun ihtiyaç duyduğu enerjiyi vererek cinsel gücü arttırdığı,
- Cinsel güce enerji kattığı gibi erkeklerde sperm miktarını yükselttiği,
- Kadın sağlığını koruduğu, kısırlık rahatsızlığı tedavisinde destekleyici olduğu,
- Bağırsak ve sindirim sistemine olumlu etkileri bulunmakta olduğu,
- Bağırsak kurdu, bağırsak parazitlerinin tedavisini desteklediği, kabızlığı önlediği,
- Lif içeriği ile sindirim sistemini desteklediği, kilo vermeye yardımcı olduğu,
- Kalsiyum oranı kakaoya göre iki katıdır. Tatlı krizine yardımcı olan, çikolata tüketimi yerine geçebilecek alternatif olduğunu,
- Mideyi rahatlattığı, mide şişkinliklerini gidererek, rahatlattığı,
- Antioksidan özelliği sayesinde doğal antibiyotik olduğu,
- Kanı temizlediği, damar tıkanıklığını giderdiği,
- Kalp ve damar sağlığını koruduğu,
- E vitamini içeriği ile anemi tedavisini desteklediği, anemi rahatsızlığını önlediği, kansızlık sorunu yaşayan bebeklerinde tüketebileceği bir ek gıda olduğu,
- Kan şekerini düzenlediği, kolesterolü düşürdüğü, diyabetle savaştığı,
- Şeker hastalığına antioksidan özelliği ile iyi geldiği,
- Şeker hastalığından kaynaklı oluşan uyku haline, halsizliğe iyi geldiği,
- Vücuttan radyasyon ve ağır metallerin atılımını sağladığı,
- İç organları, bağırsak ve akciğeri temizlediği,
- Akciğer kanseri oluşum riskini azalttığı,
- Yüksek düzeyde kalsiyum içeriği ile kemik sağlığını desteklediği, çocuklar için kemik gelişimine yardımcı olduğu, yaşlılar için kemik erimesini önlediği,
- Diş etlerini ve diş kemiklerini güçlendirdiği, diş beyazlattığı,
- Sigaradan kaynaklı olan zararları azalttığı bilinmektedir.
Datça Köy Ürünleri olarak sizlere önerimiz; Buradaki bilgilerle tek başına hastalık tedavi edilemez, hekiminize danışınız. Bitkisel ürünler İlaç değildir ve tedavi amaçlı kullanılamaz.